Son dönemlerine bakıldığında kulüp başkanlığına seçilmiş iki deal başkan ismi Fikret Orman ve Muharrem Usta. Birisinin adı Usta birisi yaptıklarıyla Usta. 2017-2018 futbol sezonu dört büyük futbol takımı ve Türk futbolu için çok heyecan verici bier sezona dönüşebilir. Tabii ki Galatasaray ve Fenerbahçe kendi elleriyle lige bir adım geride başlayacak. Nedeni ise yönetici grubu farkı. Acaba nasıl daha iyi oluruz, nasıl daha çok sponsor buluruz, iyi futbolcuyu nasıl ucuza transfer eder, maksimum fayda alırız diye yol çıkan Usta ve Orman ekibine karşı, ben bilirim, ben yaparım, en iyisi budur diye yola çıkan Özbek ve Yıldırım ekipleri. Beşiktaş'da rota biraz daha Avrupa'ya dönmüş durumda. İki sezon başarılı oyun, her anlamda gelişen bir kulüp var. Artık hedefler yükselecektir. Futbolun düşman kardeşleri ise çok para harcayarak emeklilik kuyruğunda ki futbolcuları rüya tatil sunmak için ülkemize getirecektir. Bu sezon aslında Trabzonspor için iyi bir fırsat olabilir. İyi bir havanın yakalanacağı sinyalleri ikinci yarının başında verildi. Belli ki doğru şeyler yapılırsa devamı gelecek. Bir marka nasıl parlatılırın örneğini en iyi Başka Usta iş hayatında bize sundu. Bu sezon her şey başarı için uygun izleyeceğiz ve göreceğiz.
Peki Ersun Hoca buna hazır mı. Ligin ikinci yarısına çok iyi başlayan bir takım nasıl son maçlara doğru bu kadar amaçsız futbol oynamaya başladı. Çok net bir cevabı var. İşine gereken değeri vermeyen bir hocanın yapboz tahtasıdır Trabzonspor. Yusuf Yazıcıyı kanatlarda oynatmak, bir anda çift forvete dönmek, gol atmasa da iyi niyetiyle oynadığı maçlarda küstürülen Rodallega ve 38 maçta 5 gol atmış bir forveti oynatma çabası. Oynadığı futbol ile göze hoş glen ceza sahası etrafında tek paslar ve hızlı paslaşmalarla lige renk katan bu takımın hocası acaba doğru kişi mi ?
Aslında o sene bu sene olabilir. Trabzonspor'un rakibi herkesten önce kendi içinde ki yapı. Başaraya aç bir şehir, vizyon sahibi bir yönetim, ekonomisi iyiye doğru giden bir kulüp, hedef Avrupa diyen bir Beşiktaş, kendilerini yiyen Galatasaray ve Fenerbahçe , en önemlisi soru işareti olan bir Ersun Yanal.
sol açık
"Türk gazetelerinde yazan tek doğru şey tarihtir."
2 Haziran 2017 Cuma
Sadece Doğru Oyun
Aslında Avrupa futbolu takip edilince nedeni hemen anlaşılmakta. Neden Beşiktaş iki sezonda bu kadar ilgi ve alaka ile takip edildi. Çünkü oyunun esas amacı olan golü düşünen ve en kısa zamanda rakip kaleye giden bir oyun anlayışına sahip olduğu için. Top kaybında hemen sonra pres ile kazanılan top kısa paslarla rakip kalede pozisyona dönüşmekte. Oyun basit hızlı, teknik kanat oyuncuları ve top kontrolü yaparken kendini belli eden mıknatıs ayaklı orta saha oyuncuları.
Ya diğerleri ne yapmakta. Tek silahı kontra atak futbolu olan ve aman gol yemeyeyim zaten bulursam atarım diyerek futbola ihanet eden teknik direktörler. Evet sadece defans yaparak ve rakibi durdurarak başarı elde edildi. 2004 yılında bir Yunanistan gerçeği var hemen aklımıza gelen ama nerede şimdi o Yunanistan ve Otto Rehagel'in diğer başarıları. Ama futbolun gerçeklerini uygulayan ve ona ihanet etmeyen futbolun değerlerini yükselten gerçek antrenörler ve takım ruhları hep bir kültür olarak yaşamakta. Real Madrid'in bir sezon boyu sadece defansif bir yapı ile sahada yer alması ya da Barcelona'nın sıfır pozisyona girerek maç bitirmesi pek mümkün değil. Hücum yaparsan ve topu ilerde tutarsan gol yemezsin. Futbolun mantığı aslında basit topu paylaş, mücadele, keyif al ve rakibi yok et.
Yeni sezondan bazı korkularım var. Fenerbahçe gibi bir büyük kulübün sadece sonuç alabilir miyim acaba mantığıyla Türk Futboluna en büyük ihaneti aşılamaya çalışan bir futbol adamını takımın başına geçirmekte. Hem de bu isim futbolumuza golcülüğüyle geçmiş yıldız bir isim. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi takımların her zaman iyi futbol, hızlı taktiksel bir oyun ortaya koyma zorunlulukları vardır. Yoksa kendi içimizde maçlar oynar televizyonlar da da marka değerimizi kendimize ikna etmeye çalışırız. Elimiz de hücum futbolunun mucidi bir isim değildir Şenol Güneş. Sadece futbolu ihanet etmeyen doğru oyunu oynatan, oynatmaya çabalayan bir hocadır. Çünkü istediği sadece güzel oyundur.
Ya diğerleri ne yapmakta. Tek silahı kontra atak futbolu olan ve aman gol yemeyeyim zaten bulursam atarım diyerek futbola ihanet eden teknik direktörler. Evet sadece defans yaparak ve rakibi durdurarak başarı elde edildi. 2004 yılında bir Yunanistan gerçeği var hemen aklımıza gelen ama nerede şimdi o Yunanistan ve Otto Rehagel'in diğer başarıları. Ama futbolun gerçeklerini uygulayan ve ona ihanet etmeyen futbolun değerlerini yükselten gerçek antrenörler ve takım ruhları hep bir kültür olarak yaşamakta. Real Madrid'in bir sezon boyu sadece defansif bir yapı ile sahada yer alması ya da Barcelona'nın sıfır pozisyona girerek maç bitirmesi pek mümkün değil. Hücum yaparsan ve topu ilerde tutarsan gol yemezsin. Futbolun mantığı aslında basit topu paylaş, mücadele, keyif al ve rakibi yok et.
Yeni sezondan bazı korkularım var. Fenerbahçe gibi bir büyük kulübün sadece sonuç alabilir miyim acaba mantığıyla Türk Futboluna en büyük ihaneti aşılamaya çalışan bir futbol adamını takımın başına geçirmekte. Hem de bu isim futbolumuza golcülüğüyle geçmiş yıldız bir isim. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi takımların her zaman iyi futbol, hızlı taktiksel bir oyun ortaya koyma zorunlulukları vardır. Yoksa kendi içimizde maçlar oynar televizyonlar da da marka değerimizi kendimize ikna etmeye çalışırız. Elimiz de hücum futbolunun mucidi bir isim değildir Şenol Güneş. Sadece futbolu ihanet etmeyen doğru oyunu oynatan, oynatmaya çabalayan bir hocadır. Çünkü istediği sadece güzel oyundur.
12 Mayıs 2016 Perşembe
Güneş Batıdan Doğdu
Onu kimse anlamadı . Ne futbol oynadığı dönemde futbol arkadaşları ne de yöneticileri. Şenol Güneş'i kaybetmek için çok uğraştık her şeyi yaptık. .2002 yılında Dünya Kupası onun için ve Türk futbol tarihi için çok önemliydi ama bir Faitih Terim gibi ya da Mustafa Denizli gibi karşılanmadı. "Her maç aynı takımı giyiyor böyle hoca olunur mu?" denildi. Halbuki çok büyük bir buhran atlatmıştı ve tekrar ayağa kalkmak için çalışmış ve geri dönmüştü. 96 sezonu Trabzonspor'u geriye götürmüş ancak Güneş'i olgunlaştırmıştı. Yeni bir Trabzonspor macerası onu beklemekteydi. Hayır diyemezdi çünkü Trabzonspor'a hayır demek bir Trabzonsporlu için ihanetti. Yine güzel başladı acabalarla sona yaklaşılırken futbolun temiz elleri yeniden bir şampiyonu belirledi. Kaybeden Trabzonspor gibi görünüyordu ama sonraki yıllarda anlaşılacağı gibi Türk futbolu olmaktaydı. Kimsenin ummadığı anda Bursaspor ile bir yola çıktı. Herkes sonuca değil oynanan oyuna, sahaya yansıyan enerjiye ve yine yeniden onun elinde parlayan futbolculara bakmaktaydı. Sezon bitti ve Bursaspor dağıldı. Futbolcuları İstanbul'un Asya yakasına, teknik direktörü ise Avrupa yakasına transfer olmuştu. İş aslında malzemede değil ustada olduğunu izleyeceğimiz, aslında Güneş'in elinde iyi bir kadronun yanı sıra birazda güçlü lobisi olan bir takıma ihtiyacı olduğunu anlayacağımız bir sezon izleyecektik. Lig başladı her geçen gün daha da inanarak herksin futbola doyacağı bir Beşiktaş izledik. Sonuç? Sonuç İstanbul takımı olursan her zaman lige bir sıfır önde başlarsın. Ve iyi bir takım ile hocayı buluşturursan ligi başlamadan şampiyon bitirirsin. Hak edilmiş bir şampiyonluğun kupasını kaldıramamış bir hocadır Şenol Güneş ama kimse söyleyemez. O sadece futbolcuları parlatan maksimum verim alan bir hoca değil o hakkı her başarıda yenmiş Tük futbolunun en temiz teknik direktörü ve akıl hocasıdır. Şimdi tek merek ettiğim şey Şenol hoca kupayı eline aldığında yapacağı ilk konuşma. Ama kimse Şenol Hocayı dikkate almayacak ve ders çıkarmayacak. Çünkü Terimli Milli takım Avrupa Şampiyonasında olacak. Yine alınacak dersler alınmayacak yine lobisi olan işini görecek, günlük olay ve sonuçlarla yolumuza devam edeceğimiz efendim.
6 Eylül 2013 Cuma
Gerçek Bir Varoluş Hikayesi...
Gebzespor bu sezon 3. lig 2. grupta son sırada kalarak amatör lige düştü. 500 kadar Gebzespor taraftarı geçtiğimiz cumartesi akşamı meydanda toplanarak "kutlama" yaptı. Satır aralarında protestonun yer aldığı bu kutlama,taraftarın takımına sahip çıkma gösterisiydi. Gebzespor son 5 senedir bu sıkıntının içine düştü...Transfer yasağının gelmesi ile birlikte kötü gidişat başladı... Gebzespor taraftarı Emre Konak bize ulaştı ve hikayelerini anlattı.
"2. Lig'den düştüğümüz sezon taraftar olarak bir slogan başlattık HERŞEYE RAĞMEN BİR ADIN KALMALI idi... Biz bu cümlenin arkasında 3 senedir duruyoruz....Kulübün suyu bitti sırtımızda su taşıdık...Yemeği bitti insanlar evlerinde yemek yapıp getirdiler...2 sene tamamen altyapıdan gelen kardeşlerimizle oynadık...O gençlerimizin cebine günü geldi harçlıklarını biz verdik...Çünkü idmanlara gelecek paraları dahi yoktu...
3 sezon önce takım gölcüksporla sezon maçı hazırlık maçına gittiğinde ramazan günü yanlarında ne bir başkan ne bir yönetici sadece bizler vardık...O gün oyuncularımıza su ve terlerini silmelerini için havlu veren gölcükspor taraftarı halen gözlerimizin önünde...
Bizler...99 senesinde kaybettiğimiz kulüp müdürümüz Baba Tarık (Tarık Özer)'e verdiğimiz sözün arkasındayız....Oynayacak stadımız olmasa da, giyecek formamız kalmasa da, oynatacak futbolcumuz bulunmasa da, gerekirse boş bir arsada, kendi taraftar formalarımızla, çıkartacağımız amatör lisanslar ile sahaya çıkacağız. Şu an taraftar olarak bunu düşünüyoruz... Bu sene sahaya çıkartacak takımımız olmazsa, gerçek olarak tribünden arkadaşlarımızdan lisans çıkartıp sahaya öyle çıkacağız...
Türkiye'de armasında menekşe olan tek takım Gebzespor'dur....Gerçek mor menekşedir... Armanın tam ortasında sarı çizgiler bulunur...Güneşi temsil eder o çizgiler....Bizler de yaktığımız meşalelerle o ışığı söndürmemeye çalışıyoruz..."
NOT:Bu yazı bana ait değil sadece futbola olan tutkuyu anlatan harika bir yazıdır.
Tutkumuz Futbol'dan alıntıdır.
"2. Lig'den düştüğümüz sezon taraftar olarak bir slogan başlattık HERŞEYE RAĞMEN BİR ADIN KALMALI idi... Biz bu cümlenin arkasında 3 senedir duruyoruz....Kulübün suyu bitti sırtımızda su taşıdık...Yemeği bitti insanlar evlerinde yemek yapıp getirdiler...2 sene tamamen altyapıdan gelen kardeşlerimizle oynadık...O gençlerimizin cebine günü geldi harçlıklarını biz verdik...Çünkü idmanlara gelecek paraları dahi yoktu...
3 sezon önce takım gölcüksporla sezon maçı hazırlık maçına gittiğinde ramazan günü yanlarında ne bir başkan ne bir yönetici sadece bizler vardık...O gün oyuncularımıza su ve terlerini silmelerini için havlu veren gölcükspor taraftarı halen gözlerimizin önünde...
Bizler...99 senesinde kaybettiğimiz kulüp müdürümüz Baba Tarık (Tarık Özer)'e verdiğimiz sözün arkasındayız....Oynayacak stadımız olmasa da, giyecek formamız kalmasa da, oynatacak futbolcumuz bulunmasa da, gerekirse boş bir arsada, kendi taraftar formalarımızla, çıkartacağımız amatör lisanslar ile sahaya çıkacağız. Şu an taraftar olarak bunu düşünüyoruz... Bu sene sahaya çıkartacak takımımız olmazsa, gerçek olarak tribünden arkadaşlarımızdan lisans çıkartıp sahaya öyle çıkacağız...
Türkiye'de armasında menekşe olan tek takım Gebzespor'dur....Gerçek mor menekşedir... Armanın tam ortasında sarı çizgiler bulunur...Güneşi temsil eder o çizgiler....Bizler de yaktığımız meşalelerle o ışığı söndürmemeye çalışıyoruz..."
NOT:Bu yazı bana ait değil sadece futbola olan tutkuyu anlatan harika bir yazıdır.
Tutkumuz Futbol'dan alıntıdır.
5 Eylül 2013 Perşembe
Bir Sol Daha
Sol bek arayan Beşiktaş bana göre son iki yılın en isabetli transferlerine imza attı ancak bu sol bek olayı gerçekten karışık .
Sol bek için ilk aday Alexader Büttner adı gündeme geldi.Genç Hollandalı Vitesse forması giyerken Trabzonspor'un transfer listesine girmiş ancak alınamamıştı yaklaşık üç ay sonrada Mancester United'a transfer oldu .
Forma giydiği maçlarda ileri geri oynayabilen içeri girip şut atan ve yorulmak nedir bilmeyen bir bek görüntüsü verdi.
Beşiktaş bu transfer için ne kadar uğraştı bilinmez ama elinde bulunan İsmail Köybaşı ve Uğur Boral'ın sakatlıkları geçmeye yakınken kiralık formülü en mantıklı olandı bana kalsa sol bek tamamen gereksiz bir transfer olacaktı.
Çünkü ellerinde bir de geçen yıl çok istedikleri Gökhan Süzen vardı .
En son Corinthians kulübünün Flamengo takımınında kiralık olan yedek sol beki Ramon de Moraes Motta' da karar kıldılar .
Beşiktaş yeni transfer sisteminde scoutların izleyeceği futbolcuların alınacağı ayrıca teknik direktör Bilic'in önerilerinin dinleneceği söylenmişti.
Peki bu Ramon transferi kimin işiydi scoutların mı yoksa Bilic hocanın mı ?
Eğer scoutlarınsa daha genç daha potansiyelli bir sol bek bulunamaz mıydı ?Mesela benim aklıma hemen Santos takımından Emerson geldi.Genç ileri geri oynayabilen iyi şut atan bir bek .
Daha iyi gözümüzde canlanması için Daniel Alves'in sol bek versiyonu diyebiliriz zaten görünüş olarak da benzemekteler.
Sadece almak için oyuncu almak, bu kadar yarımın yapılması, scout ekiplerinin kurulması ve bir takıma üç tane sol bek varken bir tane daha transfer yapılması nasıl bir profesyonelliktir sorarım size.
.
Sol bek için ilk aday Alexader Büttner adı gündeme geldi.Genç Hollandalı Vitesse forması giyerken Trabzonspor'un transfer listesine girmiş ancak alınamamıştı yaklaşık üç ay sonrada Mancester United'a transfer oldu .
Forma giydiği maçlarda ileri geri oynayabilen içeri girip şut atan ve yorulmak nedir bilmeyen bir bek görüntüsü verdi.
Beşiktaş bu transfer için ne kadar uğraştı bilinmez ama elinde bulunan İsmail Köybaşı ve Uğur Boral'ın sakatlıkları geçmeye yakınken kiralık formülü en mantıklı olandı bana kalsa sol bek tamamen gereksiz bir transfer olacaktı.
Çünkü ellerinde bir de geçen yıl çok istedikleri Gökhan Süzen vardı .
En son Corinthians kulübünün Flamengo takımınında kiralık olan yedek sol beki Ramon de Moraes Motta' da karar kıldılar .
Beşiktaş yeni transfer sisteminde scoutların izleyeceği futbolcuların alınacağı ayrıca teknik direktör Bilic'in önerilerinin dinleneceği söylenmişti.
Peki bu Ramon transferi kimin işiydi scoutların mı yoksa Bilic hocanın mı ?
Eğer scoutlarınsa daha genç daha potansiyelli bir sol bek bulunamaz mıydı ?Mesela benim aklıma hemen Santos takımından Emerson geldi.Genç ileri geri oynayabilen iyi şut atan bir bek .
Daha iyi gözümüzde canlanması için Daniel Alves'in sol bek versiyonu diyebiliriz zaten görünüş olarak da benzemekteler.
Sadece almak için oyuncu almak, bu kadar yarımın yapılması, scout ekiplerinin kurulması ve bir takıma üç tane sol bek varken bir tane daha transfer yapılması nasıl bir profesyonelliktir sorarım size.
.
3 Eylül 2013 Salı
Hayırlı Olsun
Bir transfer sezonu daha sona yaklaşırken ben yine aynıyım yine karamsar , yine mutsuz.
Neden bu kadar saçma transferler yapılır ya da neye göre bu transferler yapılır ilginç.
Ancak iki sezondur Beşiktaş gerçekten bu konuda en iyi akım bunu da söylemek gerek.
Bir iki fire verseler de en akıllı işe yarar transferler onlarda.Ancak bir sol bek almalarını mantıklı bulmuyorum çünkü çok iyi bir İsmail Köybaşı bu takımı ve Milli takımımızı uçurur Uğur Boral ve Gökhan Süzen diğer tercihler.Bu dönemde sakatlıklar için biraz sabredilmeli ve yabancı oyuncu alınmamalı.
Zaten yabancı oyuncu kısıtlaması başlı başına bir saçmalık.
Trabzonspor iki sezondur oyununa uygun bir forvet alamadı gerçekten tuhaf.
Göz boyamak için iki free transfer ile Bosingwa ve Malouda takıma kazandırıldı ancak gerçek ihtiyac olan son vuruş golcüsünü alamadılar .Ayrıca transfer için ismi gecen futbolcularda zaten Trabzon'un işine asla yaramayacak oyunculardı .
Galatasaray ise büyük kulüp havasında Bruma transferini yaparak artık büyük yıldız adaylar bizi tercih ediyor mesajı verdi. Ancak kendi yıldız adayı Emre Çolağı harcadı farkında değil.Ayrıca Amrabat ile Bruma arasında çok büyük farklar olduğunu düşünmüyorum bakalım bu oyuna nasıl yansıyacak. Ama Bruma büyük bir potansiyeli olan bir oyuncu bunu da unutmamak gerek bunu iki yıl içinde görmüş olacağız.
Bir transfer sezonu daha böyle sona yaklaşmakta ve günü kurtarma transferlerinin yapıldığı ancak gerçek ihtiyacların karşılanmadığı bir transfer sezonu oldu menajerler cepleri doldurdu yöneticiler birazcık işini gördü hayırlı olsun bakalım.
26 Ağustos 2013 Pazartesi
Volkan Patladı
Kendi armasını taşıyan bir futbolcuya yapılan hakaretleri , tesis çıkışlarında darp edilen kaleciyi,gelirken omuzlarda giderken tek başına bırakılan futbolcuları gördük.
Peki sadece aldıkları para karşılığında futboldan başka bir hayatları yok mu bu futbolcuların ?
Onlar sadece futbolun kölesi mi ?
Taraftar olarak beğenilen bir futbolcunun takımda uzun süre oynamasını rakip formayı ise asla giyinmemesi istenilir.Evet öyle futbolcular vardır ve özel kabul edilir ;Bülent Korkmaz ,Cemil Usta, kısa bir süre başka takımda oynasa da Baba Hakkı...
Semboldür bu isimler takım ile özdeşleştirilir takımın ruhunu taşıdıklarına inanılır.
Son zamanlarda profesyonellik ön plana çıktı çünkü futbol artık zevk değil bir endüstri halini aldı.
Dozer Cemil (Usta) :"Ben Trabzonspor kaptanıyım nasıl başka bir kaptanın arkasında forma giyeyim." diyerek Trabzonspor'dan hiç ayrılmamıştır.
Takımlar ile futbolcular ve futbolcular ile taraftar arasında güçlü ancak saygının ve sevginin çok yoğun olduğu zamanlardı.
Günümüze gelindiğinde sürekli sonuç odaklı sürekli tüketime yönelik ve ötekileştirmenin fazlasıyla yaşanıldığı bir futbol döneminde yaşamaktayız.
Bu yüzden futbol bir hobi olmaktan çıkar ve sadece kazanma duygusuna dönüşür sadece kazanmanın olduğu yerde ikinci bir duyguya yer vermek zordur.
Dün akşam bir futbolcu ağlayarak sahadan ayrıldı.
Peki Avrupa da görünce kınadığımız ırkçılıktan ne farkı var bu olayın ?
Bir oyuncuyu beğenmeye bilirsiniz evet benim görüşümde Volkan'ın bencil ve takım oyunun olumsuz etkilediği yönünde ancak bunu çözümü ulusal kanal önünde takımını taraftar olarak küçük düşürerek olmamalı.
Bu durumu gören bir başka futbolcu neden senin formanı giysin ya da neden senin için mücadele etsin ki o senin paralı askerin değil sevdiğin sporun başrol oyuncusu.
Ayrıca sen ne kadar taraftarsın ki karşıdan mükemmeliyetçi bir tavır bekliyorsun?
Stadyum önünden korsan alış veriş yaparsın takımından üç kuruşu esirgersiniz , rakiplerinden çok daha ucuz kombine biletlere burun kıvırırsın ama iş konuşmaya gelince en öndesin.
Sevgili taraftar böyle bir dünya yok ve en önemlisi futbolu bu kadar küçük düşürmeye kimsenin hakkı yok eğer o eski dönem futbolcuları sahada görmek istiyorsak önce onlara o saygıyı o sıcaklığı vermeniz gerek vermemiz gerek yoksa baş rolü iyi olmayan bir filimin konusu iyi olsa da kim neden izlesin .
Peki sadece aldıkları para karşılığında futboldan başka bir hayatları yok mu bu futbolcuların ?
Onlar sadece futbolun kölesi mi ?
Taraftar olarak beğenilen bir futbolcunun takımda uzun süre oynamasını rakip formayı ise asla giyinmemesi istenilir.Evet öyle futbolcular vardır ve özel kabul edilir ;Bülent Korkmaz ,Cemil Usta, kısa bir süre başka takımda oynasa da Baba Hakkı...
Semboldür bu isimler takım ile özdeşleştirilir takımın ruhunu taşıdıklarına inanılır.
Son zamanlarda profesyonellik ön plana çıktı çünkü futbol artık zevk değil bir endüstri halini aldı.
Dozer Cemil (Usta) :"Ben Trabzonspor kaptanıyım nasıl başka bir kaptanın arkasında forma giyeyim." diyerek Trabzonspor'dan hiç ayrılmamıştır.
Takımlar ile futbolcular ve futbolcular ile taraftar arasında güçlü ancak saygının ve sevginin çok yoğun olduğu zamanlardı.
Günümüze gelindiğinde sürekli sonuç odaklı sürekli tüketime yönelik ve ötekileştirmenin fazlasıyla yaşanıldığı bir futbol döneminde yaşamaktayız.
Bu yüzden futbol bir hobi olmaktan çıkar ve sadece kazanma duygusuna dönüşür sadece kazanmanın olduğu yerde ikinci bir duyguya yer vermek zordur.
Dün akşam bir futbolcu ağlayarak sahadan ayrıldı.
Peki Avrupa da görünce kınadığımız ırkçılıktan ne farkı var bu olayın ?
Bir oyuncuyu beğenmeye bilirsiniz evet benim görüşümde Volkan'ın bencil ve takım oyunun olumsuz etkilediği yönünde ancak bunu çözümü ulusal kanal önünde takımını taraftar olarak küçük düşürerek olmamalı.
Bu durumu gören bir başka futbolcu neden senin formanı giysin ya da neden senin için mücadele etsin ki o senin paralı askerin değil sevdiğin sporun başrol oyuncusu.
Ayrıca sen ne kadar taraftarsın ki karşıdan mükemmeliyetçi bir tavır bekliyorsun?
Stadyum önünden korsan alış veriş yaparsın takımından üç kuruşu esirgersiniz , rakiplerinden çok daha ucuz kombine biletlere burun kıvırırsın ama iş konuşmaya gelince en öndesin.
Sevgili taraftar böyle bir dünya yok ve en önemlisi futbolu bu kadar küçük düşürmeye kimsenin hakkı yok eğer o eski dönem futbolcuları sahada görmek istiyorsak önce onlara o saygıyı o sıcaklığı vermeniz gerek vermemiz gerek yoksa baş rolü iyi olmayan bir filimin konusu iyi olsa da kim neden izlesin .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)