Aslında Avrupa futbolu takip edilince nedeni hemen anlaşılmakta. Neden Beşiktaş iki sezonda bu kadar ilgi ve alaka ile takip edildi. Çünkü oyunun esas amacı olan golü düşünen ve en kısa zamanda rakip kaleye giden bir oyun anlayışına sahip olduğu için. Top kaybında hemen sonra pres ile kazanılan top kısa paslarla rakip kalede pozisyona dönüşmekte. Oyun basit hızlı, teknik kanat oyuncuları ve top kontrolü yaparken kendini belli eden mıknatıs ayaklı orta saha oyuncuları.
Ya diğerleri ne yapmakta. Tek silahı kontra atak futbolu olan ve aman gol yemeyeyim zaten bulursam atarım diyerek futbola ihanet eden teknik direktörler. Evet sadece defans yaparak ve rakibi durdurarak başarı elde edildi. 2004 yılında bir Yunanistan gerçeği var hemen aklımıza gelen ama nerede şimdi o Yunanistan ve Otto Rehagel'in diğer başarıları. Ama futbolun gerçeklerini uygulayan ve ona ihanet etmeyen futbolun değerlerini yükselten gerçek antrenörler ve takım ruhları hep bir kültür olarak yaşamakta. Real Madrid'in bir sezon boyu sadece defansif bir yapı ile sahada yer alması ya da Barcelona'nın sıfır pozisyona girerek maç bitirmesi pek mümkün değil. Hücum yaparsan ve topu ilerde tutarsan gol yemezsin. Futbolun mantığı aslında basit topu paylaş, mücadele, keyif al ve rakibi yok et.
Yeni sezondan bazı korkularım var. Fenerbahçe gibi bir büyük kulübün sadece sonuç alabilir miyim acaba mantığıyla Türk Futboluna en büyük ihaneti aşılamaya çalışan bir futbol adamını takımın başına geçirmekte. Hem de bu isim futbolumuza golcülüğüyle geçmiş yıldız bir isim. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi takımların her zaman iyi futbol, hızlı taktiksel bir oyun ortaya koyma zorunlulukları vardır. Yoksa kendi içimizde maçlar oynar televizyonlar da da marka değerimizi kendimize ikna etmeye çalışırız. Elimiz de hücum futbolunun mucidi bir isim değildir Şenol Güneş. Sadece futbolu ihanet etmeyen doğru oyunu oynatan, oynatmaya çabalayan bir hocadır. Çünkü istediği sadece güzel oyundur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder